“Survivorship Bias nedir?” diye sorulduğunda akla gelen en çarpıcı örneklerden biri 2. Dünya Savaşında yaşanmıştır. 1.Dünya Savaşında emekleme aşamasında olan savaş uçakları 2. Dünya Savaşında etkin şekilde kullanılıyordu. Farklı amaçlar için çok farklı tipte uçaklar üretilmekte ve yüzlerce uçaktan oluşan filolar cephe hatlarını, şehirleri yerle bir edip savaşın kaderini değiştirmekteydi. Bu yıkıcı etkiden korunmak için ülkeler önleme uçakları ve hava savunma sistemlerini geliştirmekte, bu yollarla korunmaya çalışmaktaydı. Bu nedenle ciddi savaş uçağı kayıpları yaşanmaktaydı. Pilot eğitimlerinin uzun ve masraflı olması ve kaybedilen uçakların maliyetinden dolayı Müttefik Devletler savaşın sürdürülebilirliğini artırmak için yollar aramaya başlamıştı. Bunun için ilk akla gelen fikirlerden biri de uçakların zırhlandırılmasıydı. Bu sayede daha az uçak ve pilot kaybı yaşanılacak ve havadaki ateş gücü daha etkin şekilde kullanılacaktı. İlk başta pürüzsüz bir plan gibi gözükse de bunun da getirdiği olumsuz etkiler vardı. Çünkü zırh demek maliyet ve ağırlık demekti. Fazladan ağırlık uçağın taşıyacağı faydalı yükün, uçağın harekât yarı çapının, manevra kabiliyeti gibi yetkinliklerinin azalması demekti. Zırhlama için kullanılacak malzemenin miktarı arttıkça uçakların da maliyeti artacaktı. Bu sorunlara çözüm ararken uçağın tamamının değil de hassas olan noktaların zırhlanması optimal çözüm olarak bulunmuştu. Burada da başka bir soru işareti ortaya çıkmıştı; uçakların zayıf noktaları neresi? Bunun tespiti için de bir yöntem üzerinde karar kılındı. Harekattan dönen uçaklar kontrol edilecek ve hangi noktalarından vurulduğu işaretlenerek toplanan bu veriler bir araya getirilip bir harita çıkarılacak ve hangi noktaların zırhlanacağına karar verilecekti. Bu veriler toplandığında aşağıdaki gibi bir harita ortaya çıktı.
Bu görseli önlerine koyan karar vericiler aradıkları yanıtı bulmuş olduklarını düşünüp, görseldeki hasarlı bölgelerin yani kanat uçları, dümenler ve gövdenin zırhlanması durumunda uçak kayıplarının minimum seviyede olacağını düşündüler. Ancak burada onlarla aynı fikirde olmayan, büyük bir yanılgıya düştüklerini iddia eden bir istatistikçi vardı, Abraham Wald. Wald, diğerlerinin aksine haritada işaretlenmemiş yerlerin zırhlanmasını savundu. Çünkü işaretlenen bu noktalardan vurulan uçaklar hasarlı da olsa bir şekilde üsse geri dönebilmişti. Asıl bu noktalardan vurulmayan yani işaretlenmeyen noktalardan vurulan uçaklar düşmüş ve piste dönememişti. Dolayısıyla o bölgelerin zırhlanması gerekiyordu. Wald’ın müdahalesi kabul görmüş ve belki de dünya tarihi bu kararla değişmişti.
İşte bu yanılsamaya Survivorship Bias yani Hayatta Kalma Önyargısı denir. Tanımlamaya çalışacak olursak; Başarıyı ararken hayatta kalanlara yani başarılı olanlara odaklanarak sadece bu örneklem kümesinden çıkarımlar yapmaya çalışıp aslında daha büyük bir verinin olduğu başarısızları, hayatta kalamayanları göz ardı etmektir, diyebiliriz.
Sosyal ve İş Hayatımızda Survivorship Bias
Hayatımızın birçok alanında bu Hayatta Kalma Önyargısına kapılıyoruz. Hepimiz Vehbi Koç’un, Sakıp Sabancı’nın üniversite mezunu olmadığından hareketle, üniversite okumanın çok da önemli bir şey olmadığı, başarının ticarette olduğu ile ilgili bir şeyleri hak vererek okuyup, dinlemişizdir. Halbuki üniversite okumayı seçmediği için çok kötü fiziki ve ekonomik şartlarda çalışan milyonlarca insanı düşünmemişizdir. Futbolcuların ne kadar çok para kazandığından bahsederek, “Futbolcu olmak vardı abi”, diye gençliğimize yanmışızdır. Aslında ilk üç ligi toplasanız belki de 1500 futbolcu yoktur, geri kalan bu hayalle futbola başlayan insanların daha kötü şartlarda olduğu aklımıza gelmemiştir. Dünyanın en başarılı insanlarının, en zenginlerinin, en yeteneklilerinin günlük rutinlerini, okuduklarını, yiyip içtiklerini, alışkanlıklarını merak edip, uygulamaya çalışıp geride kalan milyarlarca “başarısız” insanın neden “başarısız” olduğuna bakmayı da düşünmemişizdir. Örnekleri böyle çoğaltabiliriz.
Çalışma Hayatımda Karşılaştığım Örnekler
İş hayatımızda da fark ederek veya etmeyerek Hayatta Kalma Önyargısına kapıldığımız zamanlar mutlaka olmuştur. İş hayatımda tecrübe ettiğim birkaç Survivorship Bias örneğini de paylaşmak istedim.
Süreç Geliştirme ekibinde çalışırken İnternet Şube üzerinden müşterilerimize sunduğumuz bir ödeme hizmetiyle ilgili süreç iyileştirmeleri yapıp, hizmetin kullanımını artırmak için bir proje yürütüyorduk. Bu hizmeti en çok kullanan müşterilerle ve şubelerle görüşüp hangi ekranda hangi hataları aldıklarını, eksik olan özelliklerin neler olduğunu, neye ihtiyaç duyduklarını öğreniyorduk. Farklı bir proje için bir şubedeyken oradakilere de bu ekranla ilgili birkaç soru sordum. Aldığım cevaplarla ufak şoklar yaşadım. Çünkü temel olarak bu ekranın birçok yeteneğinden haberdar değillerdi ve bu işlemler için farklı bir ekranı kullandıklarını belirttiler. Aslında burada biz de Hayatta Kalma Önyargısına kapılarak bu ekranı en çok kullananlara odaklanıp taktik düzeyde bir şeyleri düzeltmeye çalışırken hiç kullanmayanları düşünmeyerek stratejik düzeydeki eksiklikleri kaçırmıştık. Sonrasında bu işlemi kullanması gerekip de kullanmayan müşterilere de odaklanarak daha büyük gelişim alanları tespit ettik. Daha sonraki projelerimizde bir ürünü/hizmeti en çok kullananlarla görüştüğümüz kadar, hiç kullanmayanlarla da görüşmek odak noktalarımızdan biri oldu.
Kredi kartını iptal eden müşterilerin sayısını azaltmak için kart süreçleriyle ilgili yaptığımız bir çalışmada müşteri şikayetlerine de odaklandık. Projenin başında, süreçteki şikâyet oluşturan alanlar çözülürse müşteri kayıp oranı da azalır, diye düşünmüştük. Bununla ilgili müşteri şikayetlerini okuyup sayılarıyla ilgili analizler yapmaya başladık. Burada da hiç ummadığımız bir durumla karşılaştık. Şikâyet sayısı fazla olan müşteriler daha çok kart iptali gerçekleştirmiyordu. Diğer bir ifadeyle kartını iptal eden müşterilerin şikâyeti daha azdı. Burada yine Hayatta Kalma Önyargısıyla şikâyeti bize ulaşanlara yani hayatta kalanlara odaklanacaktık. Aslında olan ise şikâyet eden müşterilerin terk etme eğiliminde olmayıp var olan eksikliklerin giderilerek sistemde kalmak istemesi yönündeymiş. Yine buradan çıkardığımız dersle bu tür çalışmalarda şikâyet etmeden, herhangi bir geri bildirim vermeden ürününü iptal eden müşterilerin sebeplerine de odaklanmaya çalıştık.
Sistem analistliği olarak işimizin bir parçası da hataların çözümüdür. Alınan hatalar entegrasyonlarla ilgili geçici hatalar, geliştirme aşamasındaki testlerde tespit edilemeyen durumlar veya data kaynaklı hatalar gibi farklı türlerde olabilir. Sistem analistliğine başladığım ilk dönemlerde bir hata iletildiğinde o hatayı derinlemesine inceleyip alınan başka hatalara da bakarak hata sebebini ve çözümünü bulmaya odaklanırdım. Zamanla burada da yine hayatta kalanlara yani bize ulaşan hatalı işlemlere bakarak bu yanılgıya düştüğümü fark edip hata almayan işlemlere de bakmaya başladım. Bir süre sonra daha farklı hatalarla karşılaştıkça ve sebeplerini gördükçe bu düzeltmenin aslında beni bu yanılgıdan tamamen kurtarmadığını gördüm. Çünkü log kayıtlarına yansımayan, crash olup yarıda kesilen veya kullanıcının işlemi bırakıp çıktığı farklı hatalar da yaşanmakta. Loglara yansıyan hatalı veya hatasız işlemleri, bize ulaşan yani hayatta kalan işlemler olarak düşünebiliriz. Yalnızca bunlara odaklanmak bahsettiğim türdeki hataları bulamamaya, sorunların kaynaklarını doğru tespit edememeye sebep olmaktadır. İşte bu tür hataları kullanıcının yapmış olduğu işlemin aynısını alt ortamlarda veya canlı ortamda birebir simüle ederek daha doğru şekilde yakalamaya başladım.
Başarı ve Başarısızlık
Survivorship Bias hem özel hem iş hayatımızda hepimizin sıklıkla düşebileceği bir önyargıdır. Meselelere bakarken bu yanılgıya düşebileceğimizi de bilerek bakmamız daha bütüncül ve doğru yorumlar yapmamızı sağlar. Başarısızlığın başarıdan daha çok yaşandığını, aslında başarısızlığın çok doğal bir durum olduğunu görüp motivasyonumuzu diri tutmamızı sağlar. Dahası her insanın ve olayın kendine özgü kısıtları çerçevesinde geliştiğini görüp başarı ve başarısızlık tanımlarımızı doğru yapmamızı sağlar.
Hayatta Kalma Önyargısından Kurtulmak
O zaman spor yapıp sağlıklı bir vücuda kavuşma niyetiyle yola çıkıyorsak elimize tutuşturulan, daha önce birilerini başarıya ulaştırmış spor programlarını uygulamaya başlamadan önce, spora başlayıp bırakan, programları uygulayamayan kişilerin sebeplerine de bir göz atalım. Etkili insanların bilmem kaç alışkanlığını öğrenmeye çalışıp uygularken etkisiz insanların alışkanlıklarına da bakalım. Bir iş kurmak istediğimizde sadece bu konuda en başarılı olan 3-5 şirkete odaklanmak yerine yola çıkıp batmış veya yeterince büyüyememiş şirketlerin başarısız olma sebeplerine de bakalım. Kariyer yol haritamızı çizerken yalnızca başarılı iş insanlarına, bilim insanlarına, yöneticilere odaklanıp onlar gibi olmaya çalışmaktansa yıllarca yerinde sayanların ne yapmadıklarına da bakalım. Borsada bir yatırım kararı verirken o dönem en çok artan şirketlere odaklanıp yatırım kararı vermek yerine, geçmişte büyük ivmeler yakalamış ama daha sonra düşüşler yaşamış şirketlerin davranışlarına da bakalım. Bir projeye başlarken yalnızca geçmişte başarılı olmuş projelere ve yöntemlerine odaklanmaktansa başarısızlıkla sonuçlanmış projelerin kapanış süreçlerine de bakalım…
Sizlerin de yorumlara ekleyeceklerinizle Survivorship Bias ile ilgili örnekleri çoğaltalım. 😊
Kaynakça
- https://youarenotsosmart.com/2013/05/23/survivorship-bias/?imm_mid=0ac2c5&cmp=em-strata-newsletters-hadoop-bestprice-20130710-elist (27.12.2023)
- https://apelasyon.com/yazi/81/hayatta-kalma-onyargisinin-olduren-cazibesi (27.12.2023)
- https://en.wikipedia.org/wiki/Survivorship_bias#:~:text=In%20finance%2C%20survivorship%20bias%20is,of%20the%20period%20are%20included. (27.12.2023)
- Görsel 1: https://en.wikipedia.org/wiki/Survivorship_bias#/media/File:Survivorship-bias.svg (27.12.2023)
- Kapak görseli: https://www.linkedin.com/pulse/you-need-know-what-shark-attack-survivorship-bias-mean-mukundan (27.12.2023)